Sosyal Medya

Ä°slam

Beşir Ayvazoğlu: 'Şahadet parmağıdır göğe doğru minare’

Bir millî mutabakat metni olan İstiklal Marşı’mızda yurdumuzun üzerinde sonsuza kadar inlemesinin temenni edildiği, “şahadetleri dinin temeli” olan ezan, bayrak gibi, millî kimliğimizin de olmazsa olmazlarındandır. Bu sebeple ben ezanın sesinin kısılmasını isteyenler kadar, sonuna kadar açılmış hoparlörlerle müminleri bile rahatsız edecek derecede kötü okunmasına itiraz etmeyenlere de öfkeliyim. Unutmamak gerekir ki, “Allah güzeldir ve güzelliği sever” (İnnellâhe teâlâ cemîlün, yuhibbü’l-cemâl).



Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Yavuz Ünal, ezan ve salâlara standart getirileceğini, minarelerde kullanılan ses cihazlarının desibel ayarlarının gözden geçirileceğini, çok sayıda caminin bulunduğu bölgelerde de ezanların birbirine karışmaması için düzenleme yapılacağını açıkladı. Bu hakikaten çok sevindirici bir haberdir.
 
Bir millî mutabakat metni olan Ä°stiklal Marşı’mızda yurdumuzun üzerinde sonsuza kadar inlemesinin temenni edildiÄŸi, “ÅŸahadetleri dinin temeli” olan ezan, bayrak gibi, millî kimliÄŸimizin de olmazsa olmazlarındandır. Bu sebeple ben ezanın sesinin kısılmasını isteyenler kadar, sonuna kadar açılmış hoparlörlerle müminleri bile rahatsız edecek derecede kötü okunmasına itiraz etmeyenlere de öfkeliyim. Unutmamak gerekir ki, “Allah güzeldir ve güzelliÄŸi sever” (Ä°nnellâhe teâlâ cemîlün, yuhibbü’l-cemâl).
 
Ezanın edebiyatımızdaki yansımalarını pazar günü ele alacağım. Bu yazıda izninizle ezanların okunduÄŸu minarelerden söz etmek istiyorum. Diyanet Ä°ÅŸleri’nde yetkili olsaydım, ezanla birlikte minare meselesini de ele alırdım. Günümüzde cami mimarisinin en problemli kısmının minareler olduÄŸunu, bir minare ve ÅŸerefe enflasyonu yaÅŸandığını, camilerin yükseklikleriyle minarelerin yükseklikleri arasında hiçbir nisbet gözetilmediÄŸini söylemeye gerek var mı, bilmiyorum. Necip Fâzıl’ın “Åžahadet parmağıdır göğe doÄŸru minare” diye tarif ettiÄŸi, ÅŸehirlerimize kimlik ve güzellik kazandıran ve her biri bir sanat ÅŸaheseri olan o eski zarif, ölçülü minareleri sanki baÅŸkaları yapmıştır.
 
***
 
Müslümanları ibadete çağırmak amacıyla okunan ezanın her yerden iÅŸitilmesi için yüksek bir yere ihtiyaç vardı. Ä°slâm’ın ilk müezzini Bilâl-i Habeşî, Mescid-i Nebevî’nin kıble tarafında “Ãœstüvane” denilen özel bir yere iple tırmanarak ezan okurdu. Ãœstüvane, bilindiÄŸi gibi, silindir anlamına gelmektedir. Medine’de ezan okunan baÅŸka yüksek yerler de vardı. Ä°lk minareler, Amr b. As’ın Fustat’ta yaptırdığı, fakat bitiremediÄŸi caminin köşelerine I. Muaviye’nin Mısır valisi Mesleme tarafından yaptırılanlardır.
 
Müslümanların hâkim oldukları bölgelerde, zamanla o bölgelerin coğrafî ve kültürel şartlarına, mimari geleneklerine göre taş, tuğla, ahşap gibi malzemeler kullanılarak değişik üslûplarda ve formlarda minareler yapılmaya başlandı. En zarif ve kusursuz formunu Osmanlı mimarlarının elinde kazanan minareler, İslâm tarihinin ilk asırlarından itibaren Müslüman şehirlerinin kimliğini yansıtan vazgeçilmez yapılar haline gelmişti.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.